Fîhi Delâletün Kavramının Zemahşerî ve Ebü’l-Berekât en-Nesefî Tefsirlerinde Mukayesesi: Tefsirde Anlamın Katmanları ve Yorumun Epistemolojisi
Klasik tefsir literatüründe ayetlerin anlam derinlikleri, sadece zahirî manalarla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda delâleti yönüyle de tahlil edilmiştir. Bu bağlamda Zemahşerî (ö. 538/1144) ve Ebü’l-Berekât en-Nesefî (ö. 710/1310) gibi iki büyük müfessirin metin çözümlemelerinde “fîhi delâletün” ifade...
Gespeichert in:
| Veröffentlicht in: | Tader : (Online) Jg. 9; H. 2; S. 870 - 888 |
|---|---|
| 1. Verfasser: | |
| Format: | Journal Article |
| Sprache: | Englisch |
| Veröffentlicht: |
30.10.2025
|
| ISSN: | 2587-0882, 2587-0882 |
| Online-Zugang: | Volltext |
| Tags: |
Tag hinzufügen
Keine Tags, Fügen Sie den ersten Tag hinzu!
|
| Zusammenfassung: | Klasik tefsir literatüründe ayetlerin anlam derinlikleri, sadece zahirî manalarla sınırlı kalmayıp, aynı zamanda delâleti yönüyle de tahlil edilmiştir. Bu bağlamda Zemahşerî (ö. 538/1144) ve Ebü’l-Berekât en-Nesefî (ö. 710/1310) gibi iki büyük müfessirin metin çözümlemelerinde “fîhi delâletün” ifadesini kullanmaları dikkat çekicidir. Bu çalışma, klasik tefsir geleneğinde özellikle Zemahşerî ve Nesefî’nin eserlerinde yer alan “fîhi delâletün” ifadesinin anlam çerçevesi, işlevi ve epistemolojik boyutunu incelemektedir. “Fîhi delâletün” ifadesi, Kur’an metnindeki lafızların doğrudan açık anlamının ötesinde, dolaylı ve ihtimale dayalı manalara işaret eden, aynı zamanda yorumda ihtiyatı önceleyen bir terminolojik kalıp olarak öne çıkmaktadır. Araştırma, bu kavramın tefsirde anlam üretimi ve sınırlandırma süreçlerindeki rolünü, müfessirlerin metodolojik eğilimleri bağlamında değerlendirmektedir. Aynı zamanda bu çalışma; her iki müfessirin dil ve usûl yaklaşımları, kelâmî arka planları ve tefsir metodolojileri dikkate alınarak, “fîhi delâletün” kavramına nasıl yaklaşım sergiledikleri mukayeseli olarak ortaya koymayı amaçlamaktadır. Zemahşerî, mecaz, kinaye ve istiʿâre gibi belâgat araçlarını anlam genişliği için kullanırken, “delâlet” kavramıyla keyfî yorumun önüne geçmeyi hedeflemiştir. Nesefî ise özellikle açıkça belirtilmeyen alanlarda, te’vilin sınırlarını belirlemek ve metodolojik tutarlılığı korumak amacıyla bu ifadeyi tercih etmiş ve bazen kelamî düşünceye delil olarak kullanmıştır. Metodolojik olarak nitel araştırma kapsamında doküman analizi ve anlamsal içerik çözümlemesi yöntemleri kullanılmış; kavramın geçtiği ayet örnekleri üzerinden anlam sınırlarının nasıl çizildiği ortaya konulmuştur. Sonuç olarak, “fîhi delâletün” ifadesinin yalnızca dilsel bir unsur değil, aynı zamanda tefsirde bilginin meşruiyeti, anlamın epistemolojik sınırları ve yorum ihtiyatı açısından işlevsel bir araç olduğu tespit edilmiştir. |
|---|---|
| ISSN: | 2587-0882 2587-0882 |
| DOI: | 10.31121/tader.1769043 |