SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞE GEÇİŞ: EKOLOJİK ZEKÂ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR OKURYAZARLIKLA YAŞAM TARZINI DÖNÜŞTÜRMEK
Gespeichert in:
| Titel: | SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞE GEÇİŞ: EKOLOJİK ZEKÂ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR OKURYAZARLIKLA YAŞAM TARZINI DÖNÜŞTÜRMEK |
|---|---|
| Autoren: | ÖZDEMİR, Oğuz |
| Quelle: | Issue: 66 213-233 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi Mehmet Akif Ersoy University Journal of Education Faculty |
| Verlagsinformationen: | Mehmet Akif Ersoy Universitesi Egitim Fakultesi Dergisi, 2023. |
| Publikationsjahr: | 2023 |
| Schlagwörter: | Sürdürülebilirlik, ekolojik zekâ, sürdürülebilir okuryazarlık, sürdürülebilirlik eğitimi, 05 social sciences, 0501 psychology and cognitive sciences, 0601 history and archaeology, 06 humanities and the arts |
| Beschreibung: | Özet: İçinde bulunduğumuz antroposen çağda insan faaliyetlerinin gezegen üzerindeki gittikçe artan baskısı, insan türünün ve daha genel anlamda yeryüzünde bütün canlılığın geleceğini tehdit etmektedir. Uzun zaman içinde şekillenmiş toplumsal ve iktisadi sistemin yaratmış olduğu bu sürdürülemez durumun aşılabilmesi, kuşkusuz üretim, tedarik ve tüketim pratiklerini sürdürülebilirliğe geçişe elverişli şekilde topyekün biçimlendirmekten geçmektedir. Bu yönde sağlanabilecek kalıcı bir dönüşüm, her şeyden önce insanın analitik ve teknik becerisini öne çıkaran analitik zekâ (IQ: Intelligence quotient)’ dan ziyade, insanın gezegendeki varlığıyla yüzleşmesini sağlayabilecek ekolojik zekâ (EQ: Ecological quotient)’nın işe koşulmasıyla olanaklıdır. Buradan hareketle çalışmada, ekolojik zekâ ve sürdürülebilir okuryazarlık ışığında sürdürülebilirliğe nasıl geçilebileceği irdelenmektedir. Bu çerçevede, öncelikle mevcut yaşam tarzının sürdürülemez durumu betimlenmekte; arkasından sürdürülebilirliğe geçişte yeni bir zekâ türü olarak öne çıkan ekolojik zekâ ve bununla ilişkili olarak sürdürülebilir okuryazarlık açıklanmaktadır. Buradan hareketle, yeryüzünde insan yaşamının sürdürülebilirlik eğitimi ile nasıl dönüştürülebileceği tartışılmaktadır. Çalışmanın özellikle, üretim, tedarik ve tüketim kalıplarının sürdürülebilir yönde dönüşümünün tüketici tercihine indirgenmesinin yol açtığı yanılgının farkına varılması ve bunun yerine bütün toplumsal kesimlerin göstereceği irade ile yaratılacak yapısal dönüşümün vazgeçilmez olduğunun anlaşılmasında dönüm noktası olacağı düşünülmektedir. |
| Publikationsart: | Article |
| Dateibeschreibung: | application/pdf |
| ISSN: | 2146-5983 |
| DOI: | 10.21764/maeuefd.1052544 |
| Zugangs-URL: | https://dergipark.org.tr/tr/pub/maeuefd/issue/75774/1052544 |
| Dokumentencode: | edsair.doi.dedup.....aa4393e2a0a56b79adb5a2cda9ed1f53 |
| Datenbank: | OpenAIRE |
| Abstract: | Özet: İçinde bulunduğumuz antroposen çağda insan faaliyetlerinin gezegen üzerindeki gittikçe artan baskısı, insan türünün ve daha genel anlamda yeryüzünde bütün canlılığın geleceğini tehdit etmektedir. Uzun zaman içinde şekillenmiş toplumsal ve iktisadi sistemin yaratmış olduğu bu sürdürülemez durumun aşılabilmesi, kuşkusuz üretim, tedarik ve tüketim pratiklerini sürdürülebilirliğe geçişe elverişli şekilde topyekün biçimlendirmekten geçmektedir. Bu yönde sağlanabilecek kalıcı bir dönüşüm, her şeyden önce insanın analitik ve teknik becerisini öne çıkaran analitik zekâ (IQ: Intelligence quotient)’ dan ziyade, insanın gezegendeki varlığıyla yüzleşmesini sağlayabilecek ekolojik zekâ (EQ: Ecological quotient)’nın işe koşulmasıyla olanaklıdır. Buradan hareketle çalışmada, ekolojik zekâ ve sürdürülebilir okuryazarlık ışığında sürdürülebilirliğe nasıl geçilebileceği irdelenmektedir. Bu çerçevede, öncelikle mevcut yaşam tarzının sürdürülemez durumu betimlenmekte; arkasından sürdürülebilirliğe geçişte yeni bir zekâ türü olarak öne çıkan ekolojik zekâ ve bununla ilişkili olarak sürdürülebilir okuryazarlık açıklanmaktadır. Buradan hareketle, yeryüzünde insan yaşamının sürdürülebilirlik eğitimi ile nasıl dönüştürülebileceği tartışılmaktadır. Çalışmanın özellikle, üretim, tedarik ve tüketim kalıplarının sürdürülebilir yönde dönüşümünün tüketici tercihine indirgenmesinin yol açtığı yanılgının farkına varılması ve bunun yerine bütün toplumsal kesimlerin göstereceği irade ile yaratılacak yapısal dönüşümün vazgeçilmez olduğunun anlaşılmasında dönüm noktası olacağı düşünülmektedir. |
|---|---|
| ISSN: | 21465983 |
| DOI: | 10.21764/maeuefd.1052544 |
Nájsť tento článok vo Web of Science